Ruh Sağlığı Alanında Var Olan Ayrımcı ve Etik Dışı Uygulamalar


Psikologlar için LGBTİ’lerle Çalışma Kılavuzu (TODAP) 
B

ültenin bu sayıdaki dosya konusuna uygun olarak, “Psikologlar İçin LGBTİ’lerle Çalışma Kılavuzu”nun 8. Bölümü’nde yer alan bu yazıyı (s. 73-78) yayımlıyoruz. Kılavuzun tümüne şu linkten ulaşabilirsiniz: 

***

Danışmanlık ve Terapi

Eşcinselliği, biseksüelliği ve trans varoluşları “hastalık”, “anormallik” veya “sapkınlık” olarak niteleyen ve eşcinsel-biseksüel-trans bireyleri “tedavi” ettiğini iddia eden ruh sağlığı çalışanları var, tüm ruh sağlığı alanlarında. “Diyet terapi”, “onarım terapisi” gibi bilimsel literatürde hiçbir şekilde yeri olmayan sözde terapi yöntemleriyle kişileri “normalleştirdiklerini” iddia ediyorlar. Bu kişiler, yukarıda da bahsedildiği gibi, ya kişisel ahlaki değerlerini/ideolojilerini sürdürmek ve topluma yaymak için veya ekonomik çıkarları için, “uzmanlık” sıfat ve yetkilerini kötüye kullanarak mesleki etiğe aykırı uygulamalarda bulunuyorlar. Toplumda bu tür “uzmanlara” başvuran, başvurma ihtiyacı hisseden kaygılı, sıkıntılı, içselleştirilmiş homofobisi/transfobisi olan, heteroseksist bir toplumda yaşamanın güçlükleriyle baş etmekte zorlanan ve bu yüzden değişme isteği taşıyan, değişebileceğini ve heteroseksüel olabileceğini düşünen kişiler de olabiliyor. Böylece bu kişilerin kaygıları, ideolojik ve ekonomik çıkarlar için sömürülüyor. Bu uygulamalar, hem mesleğimizin saygınlığına ve güvenilirliğine zarar veriyor, hem de LGBTİ’ler ve ailelerine maddi-manevi zararlar veriyor. 

Yayınlar 

Eşcinselliği, biseksüelliği ve trans varoluşları “hastalık”, “anormallik” veya “sapkınlık” olarak niteleyen ve LGBTİ’lerın sözde “tedavilerine” yönelik tekniklerin yazıldığı bilimsel veya mesleki açıdan etik olmayan kitaplar da yayımlanıyor. Ayrıca ebeveynlere yönelik de çeşitli yayınlar var; “çocuğunuzun homoseksüel olmaması için neler yapmalısınız” gibi içeriklerle, bilimsel gerçeklere dayanmayan çeşitli yayınlar. Bu tür homofobik/bifobik/transfobik kitapların satışı ve yanlış bilgileri dolaşıma sokması ayrımcılık ve şiddet iklimini daha da besliyor ve LGBTİ’lerin en temel insan haklarını bir kez daha ihlal ediyor. Bu yayınlar, açıkça bilimsel/mesleki etiğin ihlali anlamına geliyor.  

Ocak 2015’de çeşitli ruh sağlığı örgütleri, “Homofobik ve Transfobik Psikoloji/Psikiyatri Kitapları ve Uygulamaları Hakkında Açıklama” ile bu yayınlara karşı ortak bir mücadele başlattıklarını kamuoyuna duyurdular.[1] 

Araştırmalar 

Psikoloji alanındaki akademik ve alan araştırmalarının ilgi alanında cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ile ilgili konular son yıllarda özellikle oldukça önemli bir yer tutuyor. Niceliksel anlamda ödev, tez, alan araştırması, vb. akademik çalışmalar daha yoğun bir şekilde cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği konularını ele alıyor. Psikoloji alanında yükselen bu ilgi, LGBTİ’lerin doğru ve güvenli hizmete ulaşmaları ve psikoloji öğrenci ve çalışanlarının toplumsal önyargılardan bağımsız hizmet verebilmeleri için hizmet sundukları toplulukları tanıması açısından önemli bir boşluğu doldurmaya aday. Ancak akademik alandaki bu niceliksel artış, araştırmaların niteliksel olarak da daha kaliteli hale gelmesine ve/veya etik sorunların ortadan kalkmasına tek başına vesile olmuyor, maalesef. 

Bu alandaki akademik çalışma/araştırmalarda karşılaşılan en büyük sorunlardan bir tanesi, yapılmış önceki araştırmalara/çalışmalara yönelik bir tarama yapılmadan ama en önemlisi de çalışmanın öznesi olan LGBTİ topluluklarla ilgili yeterli ön bilgiye sahip olmadan söz konusu araştırmaların tasarlanması ve öznelerin bu tasarıma göre hareket etmelerinin beklenmesi oluyor. Bu yaklaşım, araştırmaya konu olan öznelerden, örneğin LGBTİ aktivistlerinden ve örgütlerinden gelen eleştiri ve geribildirimlere karşı, “ama ben sizin haklarınızı savunuyorum”, “sizin sorunlarınızı gündeme getiriyorum işte daha ne olsun”, vb. gibi cevaplar verilerek daha en başından araştıran-araştırılan ilişkisini bir çeşit muhtaçlık ilişkisi olarak tasavvur etmiş oluyor.

Ön araştırma, hazırlık yapılmaksızın ya da geri bildirim almaksızın yapılan araştırmaların ortaya çıkardığı diğer bir sıkıntı da araştırma sorularının dilinin ve yaklaşımının çoğu zaman baskın norm olan heteronormativiteyi kendine temel almasıdır. Örneğin, toplumsal baskıyı ve bu baskıya karşı koruma mekanizmalarının yetersiz olmasını görmeksizin, eşcinsel erkeklerin heteroseksüel erkeklere göre daha depresif kişilik özelliklerinin olduğu üzerinden bir araştırma kurgulamak, baştan heteronormatif düzeni değişmez bir veri olarak kabul etmek demektir ve bu da araştırmayı baştan hatalı/yanlış bir zeminde başlatmak demektir. 

Bununla bağlantılı olarak, araştırma için öznelere ulaşmaya çalışırken genellikle şu tür taleplerle karşılaşılıyor; “bana araştırmam için iki lezbiyen, üç gey lazım”, “benim acilen bir hafta içinde 5 trans bulmam lazım”, “üyelerinize şu anketleri dağıtabilir misiniz, bir hafta içinde 50 kişiye ulaşmam lazım”, vb. Bu tür yaklaşımlar, yukarıdaki muhtaçlık algısına ek olarak, araştırmaya/anlamaya çalıştığı öznelere bir meta muamelesi yapmakta ve nesneleştirmektedir (LGBTİ aktivistlerin diliyle söyleyecek olursak; “Sanki pazardan meyve-sebze satın alıyor!”). Üstelik bu tür tekliflerde çokça karşılaşılan zaman sıkışıklığı ve hızlıca yapılması gerekenler, araştırmacının yaklaşımındaki özensizliği gösterdiği gibi, araştırmaya konu öznelerin kendi hayatları, zamanları, zaman planlamaları yokmuş ve araştırmacının zaman planına uymak gibi bir yükümlülükleri varmış gibi yanlış bir algıyı ortaya çıkarıyor ki bu da yukarıda bahsettiğimiz muhtaçlık algısıyla doğrudan bağlantılı. 

Bu alandaki diğer bir önemli etik sorun da araştırmacıların soruları hazırlarken ve sorarken kişilerin özel hayat sınırlarını ihlal etmeleridir. Cinsellik, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, toplumsal cinsiyet mevzuları, toplumsal konular olduğu kadar kişilerin özel hayatlarının da bir parçasıdır. Hakim toplumsal normların dışındaki cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ya da cinsel pratiklere sahip olan kişilerin akademik bir araştırma/çalışma için deneyimlerini paylaşmayı kabul etmeleri, bütün hayatlarını ve özel alanlarını araştırmacıya açtıkları anlamına gelmez. Araştırma soruları hazırlanırken bu sınırlara dikkat edilmemesi ya da araştırmacının araştırma soruları dışında kendi merakını giderici sorularını (örneğin, ayrımcılıkla ilgili bir araştırma yaparken “siz nasıl sevişiyorsunuz” sorusunun sorulması) hiçbir sınır gözetmeksizin rahatlıkla sorabilmesi etik açıdan kabul edilebilir değildir. 

Psikoloji alanında okuyan ya da çalışan kişiler olarak cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine ilişkin araştırma/çalışma yapmak isteyenlerin yukarıda bahsedilen hatalı uygulama ve yaklaşımlardan kaçınmaları için; etik ilkeleri dikkat almaları, araştırma öznelerini kendi araştırmaları dışında da var olan birer birey olarak görmeleri, ön hazırlık/çalışma yaparak araştırmaya konu edilen kişiyi/topluluğu tanımaları, araştırmanın veri toplama kısmına yeterli zamanı ayırmaları ve en önemlisi de LGBTİ örgütleri ile ilişkilenmeleri ve onlardan gelen geribildirimleri dikkate almaları gerekmektedir.   

Etik İhlallerle Karşılaştığımızda;

Maalesef, meslek yasamız ve odamız olmadığı için, bu tip etik dışı tutum sergileyen psikologlara henüz yeterli bir yasal yaptırım uygulanamamakta ve meslekten men etme gibi uygulamalara gidilememekte. 

Yine de yapabileceğimiz şeyler var; çevremizde bu tip etik olmayan ve ayrımcı uygulamalarda bulunan psikologlarla birlikte çalışmamak, bu tür psikologların homofobik/transfobik ve/veya cinsiyetçi tutumlarını ilgili kişi ve kurumlara duyurmak/ifşa etmek, onlara danışan yönlendirmemek, Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği, Türk Psikologlar Derneği, Türkiye Psikiyatri Derneği ve Türk Tabipler Birliği gibi meslek örgütlerinin etik kurullarına bu kişilerle ilgili şikâyette bulunmak bunlardan bazıları olarak sayılabilir.
Meslek örgütlerinin etik kurullarına başvuru ve şikâyet için e-posta adresleri:

TODAP LGBTİ Etik Kurulu:
todap.lgbtietik@gmail.com

Türk Psikologlar Derneği Etik Kurulu:
etik@psikolog.org.tr

Türkiye Psikiyatri Derneği Etik Kurulu:
tpd-myk@psikiyatri.org.tr

Türk Tabipler Birliği Etik Kurulu:
ttb@ttb.org.tr







[1] Sözü edilen açıklamayı şu linkten görebilirsiniz: http://todap.org/bolum_detay.aspx?link=3&yaziId=1502