Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı


Görüş III • Salgın Zamanlarında Dayanışmayı Örgütlemek:
Farklı Grup ve Kurumlar, Farklı Deneyimler •
Mor Çatı Gönüllüleri Özgür & Ayşegül
Röportajı Haz. Damla Gürkan


Koronavirüs ve salgın sürecini Mor Çatı çalışanları, gönüllüleri olarak nasıl deneyimliyorsunuz? Şimdiye kadar olan kadın örgütlenmesi deneyimlerinizde pek çok zorluklarla baş etmek zorunda kaldığınız düşünülürse, bu sureci nasıl atlatmaya çalışıyorsunuz? 

Koronavirüs  Türkiye’de tespit edilmeden önce dünyadaki gelişmeleri endişeyle takip ediyorduk. Türkiye’de tespit edilmesi ile birlikte hızlıca korunma önlemlerimizi almaya başladık. Herkes için yeni bir deneyim. Bir yandan durumun boyutlarını anlamaya çalışırken bir yandan da kendi çalışma biçimimizi planladık. Yatay örgütlenen ve işleyen bir yapımızın olması bu süreçte işlerimizi kolaylaştırdı.

Evde kalmanın salgının yayılmasını önleyen en etkili yöntem olduğunu bilerek hem bize başvuran kadınların hem de biz çalışanların sağlığını korumak adına çalışmalarımızı evden yürütmeye başladık. Birbirimizle haberleşmek için zaten var olan Whatsapp ve mail gruplarını ve ortak erişimli dosyaları daha aktif olarak kullanmaya başladık. Haftalık toplantılarımızı yapmak için Zoom uygulamasından yararlandık. Başvurularımızı mobil telefon hattımızdan almaya başladık. Sosyal çalışmacı arkadaşlarımız dönüşümlü olarak evden telefonla başvuru almaya başladılar.  Telefonla aldığımız başvurularda kadınları hakları konusunda bilgilendirmeye ve çeşitli kurumlara yönlendirmeye devam ediyor ve uygulamaların hayata geçirilmesi konusunda bilgi almak için kadınlarla takip görüşmeleri yapıyoruz. Mor Çatı sığınağındaki yeni çalışma biçimimizi, kadınlarla birlikte planladık ve salgın sonrasında paylaşabileceğimiz çok güzel dayanışma örneklerini deneyimliyoruz. Sığınağın fiziksel durumu ve olanaklarımız salgının gerektirdiği koşullara el vermediği için bu süreçte sığınağa yeni kabul yapamıyoruz.

Çalışmalarınızı devam ettirme yöntemleriniz nasıl, ne şekilde oldu, oluyor. Zorluklar engeller destekleyiciler? Gönüllü ağı, dayanışma ilişkilerinizle ilgili söyleyebilecekleriniz.

Rutin çalışmalarımızı ve toplantılarımızı online yürütüyoruz. Günlük işleyiş ve planlamalarımı-zı  sürdürüyoruz. Türkiye’de kadına yönelik şiddetle mücadelede başvuru alan kadın örgütlerinin yer aldığı “Kadın Dayanışma Merkezleri ve Sığınakları Kurultayı” bileşenleriyle düzenlediğimiz online toplantılarda kendi yerelimizden bilgileri birbirimizle paylaşıyor, ortak çalışmalar hedefliyoruz. Kadın hareketinin dijital plartformlarda iletişimini sürdürüyoruz. En son  infaz yasası ve uygulamasıyla ilgili  sosyal medya eylem ve kampanyaları ile hızlı bir şekilde tepkimizi gösterdik. Kadına yönelik şiddet politikalarını tartıştığımız toplantıları gönüllülerimizle yapmaya devam ettik.

Online görüntülü toplantılar katılan tüm arkadaşlarımız için motive edici ve güçlendirici şekilde, yalnız olmadığımızı hissettirerek ilerliyor. Yaşadıklarımızı paylaşmak ve çözüm önerileri üzerine konuşmak ve mücadele etmek bu kriz döneminde güç veriyor. Yüz yüze görüşemediğimiz ve bir arada çalışamadığımız için hızlı kararlar almamız zorlaştı. Evden çalışmak daha esnek saatlerde çalışmamıza sebep olurken ev hâlleri sebebiyle zorlandığımız konularda birbirimizi desteklemeye daha çok ihtiyaç duyuyoruz.

Salgınla birlikte Mor Çatı’ya  başvuranlardan ve sığınak kalanlardan  psikolojik yardım taleplerinde artış oldu mu? Direk talep olmasa dahi sosyal çalışmacıların salgın ve etkileri ile ruhsal zorlanmalarda artış / yoğunluk olduğunu gözlemliyorlar mi ?

 Sayısal olarak bir artış olduğunu söylemek mümkün değil. Dikkat çekici şekilde artış gördüğümüz başvurular, sosyal yardım talepleri oldu. Kadınlar salgınla birlikte ciddi bir yoksullaşma yaşamaya başladılar ve sosyal yardımlara ulaşmakta çok zorlanıyorlar. Ayrıca, kötü uygulamaların artmasıyla birlikte kadınların şiddet ortamından uzaklaşmaları da zorlaştı. Bize gelen başvurularda bunların getirdiği çaresizlik, sıkışmışlık ve umutsuzluk gibi duyguların yoğun olduğunu görüyoruz. Bunlarla birlikte bu süreçte ortaya çıkan infaz yasası kararı da kadınların güvenlik hislerini oldukça sarstı.

Mor Çatı sığınağında ise kadınların bu sürece tepkileri farklı oldu. Salgınla birlikte kadınların hâlihazırda devam eden süreçleri (hukuki, sosyal destekler gibi) durdu veya yavaşladı. Sığınaktan ayrılma sürecinde olan kadınlar hazırlıklarını ertelemek zorunda kaldı; çalışan kadınlar işten  çıkarıldı; ve sosyal yardım taleplerine başvuranların süreçleri durduruldu. Bu tür kayıplar pek çok kadın için yeni belirsizlikler doğurdu. Bazı kadınlar gelecekleri hakkında daha çok kaygılanmaya başlarken, bazıları da bir rahatlama yaşayarak, bu süreci kendilerini geliştirebilecekleri ve aldıkları kararları gözden geçirebilecekleri bir dönem olarak değerlendiriyor. Salgından bu yana yeteneklerini keşfeden veya ilgi alanlarında kendilerini geliştirmeye başlayan kadınlar olduğunu söyleyebiliriz.

Çocuklar içinse sürecin değişken olduğunu gözlemliyoruz. Salgının ilk günlerinde çocuklar neden dışarı çıkamadıklarını, okula veya parka gidemediklerini, sosyal çalışmacıların neden sığınağa gelemediğini anlamlandırmakta oldukça zorlandılar. Sığınağa ilk geldiklerinde, şiddetin etkilerini öfke patlamaları, içe kapanıklık, alt ıslatma vb. gibi sorunlarla gösteren ve zamanla bunların azaldığını gördüğümüz çocuklar, artan kaygı seviyesiyle birlikte bu sorunları tekrar yaşamaya başladılar. Bu anlamda annelerin de bu süreci anlamlandırmasına destek olarak, oyun aracılığıyla anne-çocuk ilişkisini güçlendirmeye çalıştık. Son zamanlarda çocukların bu süreci daha iyi, keyif alarak karşıladığını gözlemliyoruz.

Deneyimlerinize göre kadınların ulaşabildikleri sosyal, ruhsal, hukuksal, kurumsal /dayanışmacı vb. kanallar nereler oldu? Nereler “ulaşılmaz” oldu?   

Daha çok şiddetin artıp artmadığına odaklanmış açıklamaların yetersiz kaldığını söyleyebiliriz. Çünkü biliyoruz ki şiddet hep vardı, erkekler sadece pandemi dolayısıyla şiddet uygulamaya başlamadılar. Asıl sorun kriz döneminde evlerde kalan kadınların  şiddetten uzaklaşmak için mekanizmalara ulaşamamaları ve siyasi iradenin bu konuda gereken koruyucu önlemleri almamasıdır. Bize gelen başvurulardan anlıyoruz ki, kadınlar 6284 sayılı kanunda yer alan uzaklaştırma, koruma, gizlilik kararları gibi haklarına ulaşmakta zorlanıyorlar. Devlet sığınaklarına kabuller darp raporu istenerek yapılıyor. Sığınak ihtiyacı olan kadınlar için gerekli acil düzenlemeler yapılmıyor.
Kadınların haklarına ulaşabilecekleri mekanizmalarla ilgili Türkiye’de her zaman sorunlar olmuştu ama bu dönemde hem kriz hem siyasi iradenin gerekli düzenlemelerini ve acil eylem planını  açıklamaması sebebiyle kadınları en temel haklarına ulaşamaz durumda bıraktı.

Bu süreçte çalışmalarınızda en çok göze çarpan, altını çizmek istediğiniz konular nelerdir?

Devlet vatandaşlarının can güvenliğinden sorumludur.  Oysa pandemi bahane edilerek bu en temel görevin ihmal edildiğini ve kötü uygulama örneklerinin yaşandığına şahit oluyoruz. Kadına yönelik şiddet konusunda tamamen kayıtsız bir Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’yla karşı karşıyayız. Bakanın kendisini bu süreçte kadınların yanında söz söylerken göremedik. 

Acil destek hatlarının (183, 155, 112 gibi) ulaşılamaz olması salgın sürecinde karşılaştığımız en önemli ihlallerden biri.
Polisin kadınları “sığınaklar güvenli değil” diyerek şiddet ortamına geri gönderme çabaları ise keyfiyetin ve idaresizliğin bir başka örneğidir. Devlet kurumları arasındaki koordinasyonsuzluk ise yaşanan bir diğer sıkıntı.
Kadınların ( bazılarının çocuklarıyla) evde kalması, ev ve işte kalması, evsiz ve işsiz kalması  ekseninde,  çalışma alanınızdan bakarak salgın süreci ve devamının etkilerini nasıl yorumlarsınız? 
 Yine bize gelen başvurulardan görebildiğimiz kadarıyla, pandemi sonrası yaşanan yoksullaşma kadınları ciddi anlamda etkiliyor. Bu durum sosyal yardımlara olan talepleri arttırmış durumda. Ekonomik krizin kadınların hayatları üzerinde ağır etkileri oluyor. Özellikle pandemi sonrası kadınlar sosyal destek mekanizmalarına ulaşmakta zorlanıyor. Zaten oldukça eleştirdiğimiz sosyal devlet çalışmalarının daha da ulaşılmaz ve koordinasyonsuz süregidiyor olması daha sonra oluşabilecek feminist politika mücadelemizi daha da gerekli kılacaktır.  Krizin hâlâ içindeyiz, sular çekildikçe krizin sonuçlarının çok daha açık seçik ortaya çıkacağını düşünüyoruz.

Nasıl çözümler üretiyorsunuz, öneriyor, talep ediyorsunuz?
 Bu süreçte kadına yönelik şiddetle mücadele etmek için acil eylem planının gerekli olduğunu savunuyoruz. Her kurumun sorumluluğunu etkin bir şekilde yerine getirmesi, kadına yönelik şiddetle mücadeleyi öncelikli bir mesele olarak görmesi ve salgın nedeniyle ortaya çıkan özgül durumları göz önünde bulundurup çözüm üretmesi gerekiyor. Mor Çatı olarak önerilerimiz şöyle:

1- Online sosyal, psikolojik ve hukuki destek verilmeli ve sosyal yardımların arttırılması, ulaştırılması için Sosyal Hizmet Merkezi kriz masaları oluşturulmalıdır.
2- Alo 183 kadına yönelik şiddet özelinde Acil Yardım Hattı olarak çalışmalıdır. Hattın kapasitesi artırılmalı ve vaka takibi yapmalıdır.
3- Kolluk kuvvetleri 6284 sayılı Kanun’da tanımlanan görevlerini harfiyen, ihmal etmeden yerine getirmeli, getirmeyenler hakkında cezai işlem uygulanmalıdır. Şiddet uygulayanın evden uzaklaştırılması için gerekli uzaklaştırma kararları kanıt talep etmeden alınmalı, alınanların takipçisi olunmalı ve sığınak talebinde bulunan kadınlar yönlendirilmelidir. Kadınların talepleri öncelikli olmalı, karakollarda kadınlar saatlerce bekletil-memelidir.
4- Sığınak ve acil barınma ihtiyaçları salgına ilişkin sağlık önlemleri uygulanarak sağlanmalıdır. Kadınların yaşadığı şehir, milliyeti, darp raporu olup olmadığı sığınağa kabul için şart olarak sunulamaz. Sığınak olmayan şehirlerde veya yer olmadığı durumda sığınak yerine kullanılabilecek yerler, alanlar sağlanmalıdır. Sığınaklarda gerekli sağlık tedbirleri derhal alınmalı (düzenli ateş ölçümü, maske kullanımı, temizlik tedbirleri vb.) sığınaklardaki odalar ayrılmalı, risk grupları mevcut ise karantina hâline uygun yerleşimler planlan-malıdır.
5- 6284 sayılı Kanun’u uygulama kararlılığı gösterilmeli ve keyfi uygulamaların önü kesilmelidir. Kadınların ve çocukların güvenliği devletin sorumluluğudur. Görev ihmallerine göz yumul-mamalı, kanunu uygulama kararlılığı gösterilmelidir. Kamu spotu aracılığıyla kamuoyu, salgın önlemleri süresince bu haklarının var olduğu konusunda bilgilendirilmelidir.
6-  Aile Sağlığı Merkezleri tarafından ücretsiz doğum kontrol araçları ve ertesi gün hapı dağıtılmalıdır. Raporumuzu linkten okuyabilirsiniz:  https://bit.ly/2T9cZ4V
 7- Bu sürecin  feminist politika perspektifinden “olumluya evriltilebilecek tarafları” olduğunu düşünüyor musunuz? Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı feminist politika yapan, erkek şiddetine karşı mücadele eden ve kadınlarla sosyal, hukuksal, ruhsal çalışmalarla dayanışma sürdüren bir kadın örgütü. Salgının kadınların hayatlarına olan çoklu etkileri, kayıplar ve izolasyon göz önüne alındığında, Mor Çatı gönüllü ağı ve dayanışmacı kurumlarla temas içinde süren ruhsal çalışmaların devamına dair öngörüleriniz, önerileriniz, düşünceleriniz var mı?
 Sosyal devletin önemi herkes tarafından bir kez daha deneyimlenmiş oldu. Başta sağlık olmak üzere insanların ihtiyaç duydukları hayati önemdeki mekanizmalara ulaşmanın ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Bilim insanlarının söyledikleri gerçek bilginin kıymeti açığa çıktı. Dayanışma hepimizin hayatında daha çok anlam kazandı.İnsanlığın teknoloji ile ilişkisinin artması pandeminin yeniliklerden biri. Bunu iyi ya da kötü diye yorumlamak nasıl kullanılacağı ile ilgili olarak değişecektir. 

Travmayla çalışırken yüz yüze çalışmak ve dayanışmak oldukça önemli olmasına rağmen, böyle kriz durumlarında online veya telefonla destek ihtiyacının da ne kadar etkili olduğunu görmüş olduk. Dolayısıyla, kadınların güvenliğini ve gizliliğini gözeterek, dijital araçların kullanılması bu süreçte pratik ettiğimiz ve belki süreç sonrasında da devam ettireceğimiz yeniliklerden biri oldu. Ek olarak, kullandığımız yöntemleri de gözden geçirmiş olduk. Hem salgının hem de infaz yasasının kadınlar üzerindeki etkileri göz önüne alınarak, Mor Çatı gönüllü psikologları bu sürece özel, daha fazla kadına destek olmak adına kısa süreli danışmanlık kotaları açtılar. Yalnızca psikoterapiler değil, ihtiyaç durumlarında psikolojik ilk yardım, kısa süreli danışmanlık gibi müdahaleleri de bu süreçten sonra sık sık kullanacağınız gibi görünüyor. 

Kadınlarla, kadın örgütleriyle deneyimlerimiz içinden geçerken ve paylaşırken oluşturduğumuz yaratıcı zemini hep canlı tutmanın koşullarını arıyor olacağız elbette. Tabii ki biz kadınlar için ayrım gözetmeden hayatta tutacak ve yaşamla, kendimizle, birbirimizle, bağlarımızı dayanıklı, güçlü tutacak olanın  feminist politik mücadele kazanımlarımız olduğunu, olacağını ve feminist dayanışma ile dünyada güvende olabilecek özgür “yuva”larımız olabileceğini bir kez daha derin duygu ve düşüncelerle anlıyoruz.