Bir Tanıklık: TODAP'ın 15 Yılı

 Barış Özgen Şensoy sensoyb@gmail.com

Öncelikle bu yazı daveti için teşekkür ederim. Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği’nin (TODAP) tanığı olarak görülmek benim için gurur ve mutluluk kaynağı. Öte yandan, TODAP’ın 15. yılı için yazmak kişisel, mesleki ve toplumsal bağlamları bir arada düşünmemi tetiklediğinden benim için oldukça zor. Gene de elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağım: Daha çok belleğimden ve izlenimlerden yararlanıp kendimce birtakım değerlendirmelerde bulunacağım.

Tabii ki TODAP’ın hikâyesi TODAP öncesi bir dönemden başlıyor. Psikolojinin tarihsel ve politik eleştirisi olarak eleştirel psikolojiyle ilgilenen eleştirel psikologlar, toplumsal bir perspektiften psikoloji bilgisi üreten akademisyenler, toplumsal meselelere duyarlılığı olan akademisyen ve uzmanlar gibi net bir ortaklığı olmayan ama temas içinde bulunan bir grup psikolog bir e-posta grubu oluşturmuştu. Sonrasında bu çevreden özellikle Sertan Batur ve Ersin Aslıtürk’ün inisiyatifiyle 2008 yılında bir sempozyum düzenlendi. Bir grup lisans ve yüksek lisans öğrencisi olarak bizler de 2007 yılı gibi bir araya gelmeye başlamıştık. YÖRSAN Grevi’nde, grevdeki işçilerin “psikolojik huzuru bozması” gibi bir suçlama ortaya çıkınca, psikolojiye dair ilgi ve merakımızı bu meselelerle nasıl buluştururuz sorusuna cevap bulmaya çalışırcasına bir bildiri çalışması yaptık.[1] Sempozyumda bir araya gelmek ve yapılan çeşitli çalışmalar bir iş birliği havası doğurdu. Ardından, 2009 yılında farklı meslek gruplarının TEKEL Direnişi sürecindeki çadırkente ziyaretlerinden ilham alarak biz de mesleki unvanlarımızla desteğe gittik. Birçok çalışmadan sonra, özellikle mesleki haklar ve toplumsal dayanışma çerçevesinde, belirli bir yapıyı tesis edip sürdürülebilir kılmak adına dernekleşmeye karar verildi. Bu süreçte birçok tartışma oldu; aralarından kurumsallaşmanın getireceği bürokratikleşme, hiyerarşi ve otoriterleşme riski meseleleri aklımda kalmış. Bugünden de bakınca, dernekleşme konusundaki ısrarımızın kendini akademik/entelektüel bir hareketten daha farklı bir yerde gören veya görmeyi arzulayan bir grup olmamızdan kaynaklandığını düşünüyorum. 

İlişkili ancak bağımsız

Doğrudan adı konulmuş ya da niyet edilmiş midir bilemiyorum, ancak “ilişkili ancak bağımsız” meselesinin öncesinde “Eleştirel Psikologlar ve Psikoloji Öğrencileri” sonrasında TODAP’ın önemli bir vurgusu olduğunu düşünüyorum. Öğrencilikte eleştirel psikoloji ile ilgilenirken de neye yakın hissediyorsak oradan doğru ve ne anlıyorsak ondan yararlanarak eleştirel psikolojiye yöneldik. Buralardan yola çıkarak söz söylemeye cüret ettik diyebilirim. Tabii hem eleştirel psikoloji yazınının hem de bu alanda yazanların bu açıklığa izin verdiğinin de altını çizmek gerekir. Bu açıdan eleştirel psikolojiye düşünsel olarak ilişkili ancak bir biçimde de bağımsızdık: Aramızda şüphesiz feminizmden, Marksizmin farklı yorumlarından, psikanalizden, ekoloji tartışmalarından ve anarşizmden de etkilenenler mevcuttu. 

TODAP’ın kuruluşundan 3 yıl sonra Gezi “patladı”. Bu zamansal yakınlık TODAP’ın örgütlenme, düşünme ve üretme biçimlerinin tekil bir örnek olduğu kadar gençler için bir arayış olduğunun da işareti olarak görülebilir. TODAP’ın başka şehirlerde örgütlenebilmesi ve farklı perspektiflerin katılımına açık olmasının bu tarzla ilişkili olduğunu düşünüyorum. İmece usulü çalışma, yönetici mekanizmanın katılıma ve denetime açık olması, otoriterleşmeye ve bürokratikleşmeye karşı sürekli bir denetim ve özdenetimin varlığı gibi değerlerin TODAP çalışmalarının dinamizmini tesis ettiğine inanıyorum.

Sonrasında ilgimin psikanaliz üzerinde yoğunlaşmasıyla TODAP çalışmalarında kenara çekildim ancak çeşitli yayın ve bilgi üretimi çalışmalarına katkıda bulundum ve yazışmaların çoğunu takip ettim. Yeni üye/gönüllülerin katkıları, TODAP’ın farklı komisyon ve kurullarla genişlemesi, çeşitli toplumsal dinamikler karşısında geliştirdiği ya da geliştiremediği tepkiler benim açımdan çoğu zaman düşündürücü ve öğretici oldu. Eleştirel ve özeleştirel bir yaklaşımı canlı tutmak, metodolojik yanılsamaların konforuna karşı duyarlı olmak ve kendi pratiğimin tarihsel-politik tarafını dikkate almak açısından TODAP ekseninde yaptığım ve yapılmaya devam eden farklı çalışma ve tartışmalardan yararlanmayı sürdürdüm. Bütün bunlarla beraber, TODAP’ın farklı bir akademik/entelektüel kuşak tarafından sahiplenildiğini ve alanın taleplerinin dillendirilmesinde TODAP’ın bir aracı olarak öne çıktığını görme şansını (ve mutluluğunu da) yakaladım. 

Sahanın özgün bir unsuru olarak TODAP

Kolektif liderliğin esas olması, “bağımsız ancak ilişkili” bir örgütlenme modeli ve katılıma açık yapısıyla TODAP’ın karşılıklı saygı ilkesini koruyan bir alan olarak sahada (psi disiplinleri alanında) özgün bir yeri ve özgül bir ağırlığı olduğunu düşünüyorum. Bu açıdan bir referans noktasına dönüştüğünü ve adını koymakta başarılı olamayacağım bir talebe, belki bir tür canlılığa ve potansiyele karşılık geldiğini düşünmekten kendimi alamıyorum. 

Yöntembilimin tarihselleştirilmesi ve sınırlandırılması, bilgi ve pratik üretirken yaratılabilecek iktidar konumlarının (öz)eleştirel bir biçimde takip edilmesi gibi, zihnimi meşgul eden birçok meselenin o dönem birlikte çalıştığım, tartıştığım ve tabii ki çatıştığım birçok meslektaş ile olgunlaştığını söyleyebilirim. Bu vesileyle hepsine teşekkür de etmiş olayım—farklı coğrafi, mesleki ve politik yerlere gitmiş olsak da bağımsız ancak ilişkili bir bağlamda onlarla bir tarihi yaşamış ve yaşıyor olduğumuzu hissediyorum.

Yazıda değindiğim birçok şey ve tabii benim zihnime düşmeyen çok daha fazlası, kimi zaman olgunlaşarak, kimi zaman dönüşerek ve kimi zaman da silinerek TODAP’ın yarattığı heyecanın bir parçası olmaya devam edecektir. Birçok gündemi taşıyan, tartışmayı barındıran ve Türkiye’nin sosyopolitik tarihine daha nice katkıda bulunacağına inandığım, şu ana kadar hep genç kalmayı başarmış TODAP’ın, 15. yaşı kutlu olsun.

[1]  Eleps.info arşivinden 5 Ekim 2008 tarihli açıklama için bkz. web.archive.org/web/20100609004139/http://eleps.info (Son Görüntüleme Tarihi: 26.11.2025)