TODAP'ta Feminizm: TODAP'lı Feminist Kadınlarla Kolektif Bir Değerlendirme

Hazırlayanlar: Buket Kılıçer buketkilicer@gmail.com
Büşra Yalçınöz Uçan bus.yalcinoz@gmail.com

Katılımcılar: Aysel Kayaoğlu akayaoglu8@gmail.com 
Hande Tunçoğlu handetuncoglu@hotmail.com
Havva Çuştan kln.psk.havvacustan@gmail.com Gülşen Kılıçarslan hawarhiwi@gmail.com
Buket Kılıçer ve Büşra Yalçınöz Uçan

TODAP’ın 15. yılı için hazırlanan Psikoloji ve Toplum Dergisi’nin bu sayısında, TODAP içindeki feminist kadınların deneyimlerini aktarmak üzere bir yazı kaleme alma niyetiyle yola çıktık. Amacımız, feminist kadınların TODAP’taki feminist bilgi üretimini ve feminist pratikleri nasıl deneyimlediklerini, kendilerini bir feminist olarak bu yapı içinde nasıl konumlandırdıklarını ve TODAP’ta feminist psikoloji bilgisinin üretilebilme koşullarını anlamaktı. Tüm bunlarla birlikte feminist ilkelerin TODAP’ın toplumsal dayanışma, emek ve eleştirel psikoloji üretimi eksenlerine ne kadar içkin olduğunu görmek istedik. 

Bu yazının üretim sürecinde, farklı şehirlerde ve ülkelerde yaşayan sekiz TODAP’lı feminist kadın olarak çevrimiçi bir buluşma gerçekleştirdik. Buluşmanın çağrısı Büşra ve Buket tarafından TODAP Kadın grubuna iletildi ve çağrıya yanıt verenlerle yaklaşık üç saat süren bir toplantı yapıldı. Bu toplantıda TODAP’la tanışma deneyimlerimizi, TODAP içinde feminizm ve feminist psikolojiyle ilişkilenme biçimlerimizi, TODAP’ın iç işleyişlerinde feminist ilke ve pratiklerin ne ölçüde kullanılabildiğini ve psikoloji alanında feminist bilgi üretimi ile tartışmaları nasıl besleyebileceğimizi ele aldık. 

Bu yazı, çevrimiçi buluşmanın deşifresi üzerinden ana hatlar belirlenerek yapılandırıldı. Buradaki düşüncelerin TODAP Kadın’ı kurumsal olarak temsil etmediğini veya TODAP’taki tüm feminist kadınların deneyimlerini kapsamadığını; yalnızca bu buluşmaya katılan sekiz kadın olarak kendi deneyimlerimizi aktardığımızı vurgulamak isteriz. Ayrıca, yazı Büşra ve Buket tarafından düzenlenip yayına hazırlandı; ancak içeriğin tamamının yukarıda katılımcı olarak ismi geçen sekiz kadının kolektif çabasıyla ortaya çıktığını özellikle belirtmek gerekir. Yazı, belirlenen ana hatlar çerçevesinde yapılan değerlendirmeler ve görüşmeden alınan temsili alıntılar temelinde oluşturuldu. Metin içindeki alıntıların anonimleştirilerek kullanılmasına karar verildi. 

Yazının devamında üç ana hat altında paylaşılan deneyimleri aktaracağız: “TODAP’la ilk temaslar,” “TODAP bizler için feminist bir örgüt müdür?” ve “TODAP’a dair beklentiler ve (öz)eleştiriler.”

1. TODAP’la İlk Temaslar 

Paylaştığımız deneyimler TODAP’la ilk temasların oldukça çeşitli olduğunu, farklı zaman dilimlerine yayıldığını ve her birimiz için TODAP’la kurulan ilişkinin zaman zaman uzaklaşılan zaman zaman yakınlaşılan esnek bir yapısı olduğunu gösterdi. Öncelikle psikoloji alanıyla alternatif bir ilişki kurma ihtiyacının TODAP’la ilişkilenmedeki en temel motivasyon olduğu sıklıkla dile getirildi. TODAP’la ilk tanışma hikâyelerinde ortaklaşan bir unsur, temas öncesinde hâlihazırda feminist örgütlenmeler içinde olunması ya da örgütlü olunmasa bile kendimizi zaten feminist olarak tanımlıyor olmamızdı. Bununla birlikte bazılarımız TODAP’ın varlığından ilk haberdar oluşumuzun başka yerlerde mesleki ya da bireysel ilişkiler kurduğumuz feminist kadınlar aracılığıyla olduğunu ve bunun derneğe güveni çokça pekiştiren bir öneminin olduğunu anlattı. Bazılarımızın hikayelerinde ise ilk temasların TODAP’ın eleştirel psikoloji bağlamında organize ettiği seminerler ve etkinlikler üzerinden -örneğin, LGBTİ+ ve psikoloji üzerine bir konuşma ya da eleştirel psikoloji seminerleri- olduğu dile getirildi. Kurulan bağların zaman zaman toplumsal dayanışma ekseninde şekillendiğinin de altı çizildi. Gezi ve Soma eylemleri, 1 Mayıs, 8 Mart ve Onur yürüyüşleri gibi politik eylemlere TODAP’la birlikte katılmak ya da TODAP’ın Soma’daki alan çalışmalarına dahil olmak, ilk bağları şekillendiren ve güçlendiren önemli unsurlar olarak anlatıldı. Bütün bunlarla birlikte TODAP’ın kuruluşunda zaten örgütlü feminist kadınların merkezi rolü olduğunun altı çizildi.

İlk temaslara dair yapılan paylaşımların bazılarını aşağıda aktarıyoruz: 

Öğrenciyken Türk Psikologlar Derneği ile çok fazla içli dışlıydık . . . ama oturmayan bir şeyler vardı orada . . . İstanbul’a geldiğim zaman Sebahat Tuncel’in seçim kampanyasında Ö.’yle tanışmıştım. Başka bir psikolog arkadaş daha vardı . . . onlarla sohbet sırasında . . . TODAP var, haberin var mı . . . deyince oradan TODAP’ı takip etmeye başladım ve sonra 2012’de Diyarbakır’da Eleştirel Psikoloji Sempozyumu’na gittim. (Katılımcı 7) 

Psikoloji son sınıf öğrencisi olan bir arkadaş vardı . . . sosyalist, feminist bir kadın grubunun içinde olan bir kadındı . . . şey dedi, bak bizim TODAP diye bir oluşumumuz var, hatta o dönem Mersin’de şöyle bir eylem yapılmış . . . sanırım kongrelerden birini arkadaşlar basmışlar, ücretsiz kongre yapılsın gibi bir şey olmuş . . . Bizim ilk temasımız o psikolog arkadaşımızla olmuştu ve öyle tanışmıştık. (Katılımcı 2)

Üniversitedeyken 2012 gibi sanırım yani böyle bir yerde staj yapmaya başlamıştım İstanbul’da . . . Orada böyle stajyerlerden birinden duymuştum ben aslında; böyle TODAP diye bir şey var, okulda da böyle böyle etkinlikler oluyor, ilgini çekebilir, istersen dahil olabilirsin gibi toplantılar oluyor düzenli, katılabilirsin demişti. Böyle biraz ilgilenmiştim. (Katılımcı 3)

Benim Todap’tan haberdar olmam çok daha yanlı bir yerdendi . . . İstanbul Üniversitesi ve hocalarımız, bu 2007-2008’lerde öğrencilerin kıpırdanmasına dair olumsuz konuşmaları olurdu . . . O bir grup öğrenci sonra TODAP’ı kurdular aslında. (Katılımcı 4) 

2. TODAP Bizler İçin Feminist Bir Örgüt Müdür? 

Direkt feminist bir örgüt diyemiyorum ama feminist de bir örgüt benim için (Katılımcı 3) 

Zaten TODAP feminist olmak zorundaydı benim için. Başka alternatifi yoktu. (Katılımcı 5) 

TODAP feminist bir örgüt mü sorusunun oldukça zorlu bir soru olduğunun ve cevabın ‘öyle ya da öyle değil’ ikiliği üzerinden kurulamayacağının ve kurulmaması gerektiğinin farkındayız. Bu soruyu TODAP’ın kurumsal kimliği üzerinden de sormadığımızı belirtmek isteriz; bu daha çok her birimizin TODAP’ı ne derecede ve hangi açılardan feminist bir örgüt olarak deneyimlediğimize dair bir soru. Bu bağlamda da TODAP’ın feminist kimliklerimiz için ne ifade ettiği ve TODAP’ın içinde feminizmin/feminist psikolojinin ne ölçüde temsil edildiği, üzerine düşündüğümüz temel konulardan oldu. Kendi mesleki pratiklerimizde feminist psikolojinin inşasına dair ihtiyaçlarımızı ve TODAP’la ilişkilerimizin çoğu zaman bu ihtiyaçlar üzerinden şekillendiğini konuştuk. 

TODAP’ın feminizmle ve feminist psikolojiyle sistematik bir şekilde düşünülmüş ya da tanımlanmış bir ilişkisinin olmadığı ve örgütsel bir feminizm ve feminist psikoloji bilgisi üret(e)mediği çoğumuz tarafından altı çizilen bir durum oldu. TODAP’taki feminizmin, feminist kadınlar tarafından, çoğu zaman bireysel inisiyatif ile inşa edildiği konuşuldu; dolayısıyla da TODAP içindeki feminizmin örgütsel bir şekilde değil, kişiler nezdinde temsil edildiğinin altı çizildi. Bununla birlikte TODAP’ta örgütlü feminist kadınların varlığının ve feminist kadınların TODAP içinde birbirleriyle kurdukları dayanışma ilişkilerinin TODAP’ı feminizmin ifadesi ve icrası için güvenli bir yer yaptığı konusunda hepimiz hemfikirdik. Aşağıdaki alıntılarda görülebileceği gibi, TODAP’taki feminizmi, ismi konulmayan ama fiilen icra edilen bir feminizm olarak tanımladık:

TODAP kendisini feminist bir dernek olarak isimlendirmiyor ama . . . sanki TODAP’ta bulunan kadınlar, bir şekilde temas ettiğim kadınlar... zaten feministler gibi bir ön kabulle . . . orada varım gibi, yani böyle onun güven verici bir tarafı da var kendi açımdan . . . TODAP Kadın Komisyonu var mesela . . . hani orası da çok aktif değil ama oranın var olması bile burası feminist bir örgüt aynı zamanda hissini bana veriyor . . . Başka çalışmalar da yapılıyor, işte emek adına, toplumsal dayanışma adına, böyle sadece o feminist perspektifle değil ama sanki o çalışmaları yaparken de zaten arka planda hani bir şekilde onu koruyormuşuz gibi hissediyorum. (Katılımcı 3)

Özellikle feminist harekete yakın LGBTİ+’larla ilgili bakış açılarını falan düşününce, evet adında ya da isminde böyle bir şey yok ama zaten sözünde böyle bir şey var zaten gibi bir duyguyu hissettirdiği bir yerde gibi diyebilirim. (Katılımcı 2)

Ben zaten feministtim, feminist örgüte üyeydim TODAP’a girdiğimde ama ben zaten hep kafamda feminist psikolojiyi eleştirel psikoloji formu olarak değerlendirdiğim için TODAP’ın dışında görmedim. (Katılımcı 5)

Biraz birebir inisiyatiflerle, Kadın Hareketinde daha aktif olan arkadaşlarımız var, üyelerimiz var. Onların birebir inisiyatifleriyle ya da onların belirli çalışmalarıyla . . . ama diğer türlü bir sisteme dönme ve hani bu deneyim aktarımı dediğimiz kısımda sistemli akışkan bir şey olabildiğini düşünmüyorum. (Katılımcı 6)

Görüşme süresince TODAP’ın feminist bir dayanışma zemini olarak deneyimlendiği sıklıkla dile getirildi; özellikle de feminist kadınlarla kurulan temaslar ve birlikte hareket etme açısından:

İki yıl ya da üç yıl önce Mor Çatı’nın psikologlara yönelik bir deneyim atölyesi olmuştu. Mesela ben ilk oraya girdiğimde böyle baktım, böyle sıralandık, fotoğraf çektik, TODAP Kadın çıkartması diye gülüşmüştük . . . Hissettiğim duygu şuydu. Aslında o oda içerisindeki kadınların çoğunu, özellikle ben biraz seans odası temelli düşündüğüm bir yere dönüştü, hepimizin seans odasında feminist olmakla, feminist psikolog olma ile ilgili deneyimleri konusunda kendimi çok rahat bulduğum bir yer var burada. Çünkü seans odasına çok fazla kadınlarla ya da LGBTİ+’larla temas hâlinde olduğunuzda, mesela o TODAP’ın ilkelerin içerisinde ya da hepimizin genel olarak yaşadığı dönemleri paylaşmak ya da onu seans odasına taşımak beni rahatlatan bir yerde. (Katılımcı 2) 

Şöyle bir yerden dayanıştığımı düşünüyorum kendi adıma; ben hem birilerine temas ediyorum, böyle belki herhangi bir konuda, mesleki anlamda olabilir, belki terapist olmakla ilgili olabilir, bir yandan da ben de birilerinden güç alıyorum aslında böyle. Herhangi bir sorunum olduğunda alanla ilgili, dayanışabileceğim, sorabileceğim birilerinin varlığının olduğunu bilmek, bunu her zaman kullanmak anlamında o mekanizmaya başvurmak gibi değil ama böyle arkamda kocaman bir dağ varmış gibi bir his var. O yüzden o dayanışma zaten ihtiyacım olduğunda orada. Öyle bir ön kabulle yine buradayım . . . O yüzden bazen şey gibi düşünüyorum, bir çember gibiyiz ve böyle hepimiz o çemberin içindeyiz. (Katılımcı 3)

Feminist ilkelerin uygulanışı ve TODAP’ta feminizmin icrası

TODAP’ın feminist bir örgüt olarak deneyimlenmesinde cinsiyetçi, ırkçı ve homofobik ifade ve fikirlerin hem tüzükte dışlanmış olmasının hem de bu karşı tavrın TODAP’ın pratiğinde ciddi biçimde işletilmesinin etkileri üzerine konuştuk. Bununla birlikte TODAP’ın hiyerarşik olmayan örgütlenme biçimlerinin ve karar alma mekanizmalarının oldukça eşitlikçi, iş birliğine dayanan ve esnek bir yerden kurulmasının feminist ilkelerle uyumunun altını çizerken, bunun TODAP içindeki feminizmin icrası için ne derecede önemli olduğunu da konuştuk. Bu bağlamlardaki deneyim ve düşüncelere dair alıntıları aşağıda paylaşıyoruz: 

Tüzük benim için de bağlayıcı bir yerde. Örgütlendiğim yerde baktığım şeylerden biridir. Zaten işin içine diğer örgütlü kurumlarımıza baktığımız zaman . . . . uzak durmamızın ya da mesafelenmemizin bendeki en büyük karşılığı bu, o bakış açısı. Ama mesela TODAP’a burada ben feminist çalışmalar yapmak noktasında, çünkü eleştirel bir örgüt, eleştirel görüyor ve bu ana akımı eleştiriyor. Ana akıma yaptığımız en büyük eleştirilerden biri de, ki ta lisans okurken, o hani cinsiyetçi hocalarımızla bile yaptığımız, psikolojinin cinsiyetçi olması noktasındaydı. (Katılımcı 7) 

Bir yandan TODAP’ın tüzüğünde aslında böyle o feminist dilin hâkim olması yani. Hem tüzük yazılırken hem . . . toplantılarda mesela cinsiyetçi dil kullanmamak, maillerde o cinsiyetçi dili kullanmamak. Yani bunlar böyle bizim en başından beri ilkelerimiz. (Katılımcı 3)

Herkesin kendi içinde TODAP’ı aslında feminist bir çizgide görmesinin sebeplerinden biri karar alma yöntemleri. Yatay örgütlenmeyi müthiş ciddiye alması. Ben bazen sıkılıyorum diyorum ki bu kadar yatay olunca iş çıkmıyor falan . . . yöntemsel olarak feminist ilkelerle çok örtüştüğünü düşünüyorum . . . karar mekanizması şeffaf, görebiliyorum neye istinaden imzacı olundu, neye istinaden söz söylendi. (Katılımcı 4) 

Her şey gönüllülüğe dayalı; evet kurumsal bir tarafı var, formal bir tarafı var ama informal bir tarafı da var. O çok rahat ettiren bir şey. Mesela işte senelerce hiçbir şey yapmayıp ondan sonra tekrar gelip “Bunu yapalım mı?” deyip, bu önerinin kabul edilmesi, bu da çok feminist bir pratikmiş gibi geliyor bana, çok eşitlikçi. Çünkü hiç asimetrik değil, hiç hiyerarşik değil. (Katılımcı 8)

TODAP Kadın’ın, TODAP’ın kuruluşuyla neredeyse eşzamanlı olarak oluşturulması, Kadın Etik ve LGBTİ+ Etik Kurullarının varlığı gibi örnekler feminizmin TODAP’taki örgütlenmeyi ne derecede şekillendirdiğine dair önemli göstergeler olarak dile getirildi. Ayrıca, kadın, kadına yönelik erkek şiddeti ve LGBTİ+ konularındaki reflekslerin güçlü oluşu ve bu bağlamda diğer dernek ve örgütlerle kurulan yakın ilişkilerin ve iş birliklerinin öneminin TODAP’taki feminizmin icrası açısından önemi vurgulandı:

Kadın Etik Kurul var, LGBTİ+ Etik Kurulu var. Bunlar böyle birleşse mi, çok zor iş yapıyoruz gibi ama bir yandan da bunların böyle ayrı olması birçok dernekte olmayan bir örgütlenme biçimi. Yani bunu önemsediğimizi de gösteren bir şey. Bence oradan da kendi içimizde dayanıştığımızı düşünüyorum. Yani bu alanları koruyarak, bu alanları yaratarak. O yüzden hani böyle bazen şey gibi düşünüyorum, bir çember gibiyiz ve hani böyle hepimiz o çemberin içindeyiz. (Katılımcı 3)

TODAP’taki kadın ve queer birçok arkadaşımız aslında kadın örgütlerine, harici bir kadın örgütüne bağlı olduğu için aslında o dışarıdan diğer örgütlerle de bir destek hâlinde ilerliyor. Bu iş birliğinin devam ediyor olması bence bir yandan o iletişimi anında kuvvetlendiren bir şey. (Katılımcı 1)

TODAP bütün toplumsal olaylarda bunlara cinsiyetçi ve homofobik üretilen söylem ve politikalarda hemen refleks olarak tavrını koydu hep. Bunu yaptı. Zaten böyle bir refleksi vardı ve bir arkadaşımız dedi, tüzüğünde de var. Yani anti-cisiyetçi, anti-homofobik, anti-ırkçı ilkelerle çalışan bir dernek zaten. Yani kadın komisyonu hemen kuruldu. (Katılımcı 5) 

Her seferinde bir şeyin böyle mücadelesi çok yoğun bir yerde ve olabildiğince eylemselliğe çağrı yapmak . . . bir bildiri yayınlamak, bir post paylaşmak, onu gündemde tutmaya çalışmak . . . Mesela A. şu an cezaevinde. A.’nın uğradığı hak ihlaline biz de bir ses olduk, dayanışma ağını sağladık. Çünkü A. sonuçta feminist de bir kadın, TODAP’lı da bir kadın, o sürece dair söz üretebilme hâli aslında belki de. Ne kadar yapabiliyoruz, çok aktif yapabiliyor muyuz? Orası belki tartışılabilecek ama olabildiğince, hani oraya eylemselliklere çağrı yapmak gibi bir süreç var. (Katılımcı 6) 

3. TODAP’a Dair Beklentiler ve (Öz)Eleştiriler

Bu toplantının büyük bir kısmını TODAP’a dair duyulan güven ve dernek içi işleyişin feminist ilkelerle uyumu oluşturmakla birlikte, buluşmamızın önemli başlıklarından biri de feminist kadınlar olarak TODAP’tan ne beklediğimizdi. Bu beklentiler üzerine konuşmak feminizmin, feminist dayanışmanın ve feminist psikolojiye dair bilgi üretiminin TODAP’ın çalışmalarında daha merkezi bir yer edinmesine duyduğumuz ihtiyacı görünür kıldı. Aynı zamanda, bu ihtiyacın önünde duran engelleri tartışmamıza ve değerlendirmemize olanak sağladı.

Feminist psikoloji alanındaki üretimlerin kısıtlılığı

TODAP feminizm ve feminist psikoloji alanında kendini öncül hareket etme noktasında konumlandırmayan bir dernek. (Katılımcı 4) 

(Feminist üretim) sorumluluğunu sadece biz kadınlar olarak üstümüze aldığımız bir noktada . . . “ev içerisinde şartların vardı sen yapmadın” demek gibi bir şey oluyor kadınlar için. (Katılımcı 7) 

Feminist politik dayanışma açısından güçlü reflekslere sahip olmamıza rağmen, feminist psikoloji alanında özellikle yazılı üretimin sınırlı kaldığı konusunda hepimizin dile getirdiği benzer düşünceler oldu. Katılımcılar olarak, özellikle Eleştirel Psikoloji Sempozyumları ve yaz kamplarında feminist psikoloji alanıyla kesişen pek çok konuda tartışmalar yürütüldüğünü ve bunların hem alana hem de bizlere olumlu katkılar sunduğunu vurguladık. Ancak bu birikimin yazılı bir forma dönüştürülememesinde hepimizin sorumluluğu olduğunu da ortak bir şekilde ifade ettik. Bununla birlikte TODAP Kadın’ın zaman zaman çeşitli nedenlerle âtıl kalmasının ve bazı üretim süreçlerinin sönümlenip devam edememesinin de altı çizildi. Bu gözlemler üzerinden TODAP’taki feminist üretimlerin önündeki yapısal etkenleri konuştuk. Ülkenin dayattığı politik gerçekliklerin, kısıtlı koşulların ve eşzamanlı olarak birçok meseleyle mücadele etme zorunluluğunun, yazılı üretim çabalarını sınırlayabildiği görüşleri paylaşıldı. Bu tartışmalara dair paylaşımları aşağıda aktarıyoruz:

Kadın komisyonu üretseydi eğer, TODAP genel olarak buna hayır demezdi zaten, hiç kimse hayır demezdi. Belki bizim asıl sormamız gereken şey TODAP Kadın komisyonu olarak neden biz bu üretimi yapamadık? . . . Bu bizim genel olarak Türkiye’de deneyimlerimizi yazıyla paylaşayabilmeye dönük bir sürü engelle ilişkili . . . sadece TODAP’la değil, Türkiye’yle de ilişkili yanları var diye düşünüyorum. Ama şunu söylüyorum; TODAP tabii ki feminist bir örgüt değil ama feminist üretim yapmasının önünde hiçbir engel yok. Yani biz TODAP’taki kadınlar olarak neden bunu yapamadık diye kendimize sormak durumundayız bence . . . bunun yapısal nedenleri var demek istiyorum . . . Yani Türkiye’nin yangın yeri olması, çok zor koşullarda çalışıyor olmamız ve çok fazla politik müdahale gereken gündelik olayların oluyor olması bu memlekette bizi üretimden hep geri bırakıyor . . . Sadece bize ait bir sorun da değil bu diye düşünüyorum. Bütün Türkiye’ye ait bir sorun. (Katılımcı 5)

(Feminist üretim) sorumluluğunu sadece biz kadınlar olarak üstümüze aldığımız bir noktada . . . “ev içerisinde şartların vardı sen yapmadın” demek gibi bir şey oluyor kadınlar için, çok basit tabiriyle söylüyorum . . . hayat çok zor yani. Hepimiz politik olarak bir yerlerde kadın olmaktan dolayı da zorlanıyoruz. Her yerden zorlanıyoruz . . . ben hatırlıyorum mesela maillerden takip ettiğimiz zamanlarda, kadın etik kurullarında olan şeyler, bir araya gelmeler, işte daha önceki arkadaşlar biraz daha aktifti. Sonraki süreçte diğer kurumlarda olan gördüğümüz şeyler var; işte hayat içerisinde başka sorunların ortaya çıkması, başka şeylerin olmasıyla birlikte bazı şeyler arka plana atılıyor. İlk atılan yerlerden biri de hep böyle karşımıza çıkan bu mevzular oluyor; o biraz buraya da sirayet etmiş bir durumda. Bu çalışmalar (örneğin bu Psikoloji ve Toplum’un 15. Sayısı için yapılan bu buluşma ya da feminist psikoloji kitabına dair hazırlıklar) benim için bir umut oldu. Sanki biraz daha bu toprak üstten atılacak ve bir şeyler hızlanmaya başlayacak. (Katılımcı 7) 

Bir psikoloji mezunu olarak, psikolojinin farklı alanlarında da belki TODAP olarak hani, oralara dair de bir şeyler üretiyoruz ve söz söylüyoruz. Ama belki de . . . yazıya dökmek, onu görünür kılmak, belki buralarda eksik kaldığımız taraflar var. Ama hiçbir şey de yapmıyor gibi değiliz . . . faaliyet raporlarına bakınca da aslında birçok şey de yapıyoruz . . . kamplardaki tartışmalar, 11. Yargı paketiyle ilgili de toplantıyı takip eden arkadaşlar oldu . . . hem oluşumlarda bir şeyleri takip etmek ve onu aktarmak . . . hem de böyle tartışmaları yürütmek hem de 8 Mart, 25 Kasım gibi zamanlarda sokakta olmak. Bunların hepsini bir arada yapıyoruz. (Katılımcı 6)

TODAP’ın örgütsel çerçevesinin feminizmi ya da feminist psikolojiyi merkezinde konumlandırmayışının da feminist psikolojiye dair çalışmaların eksik kalmasında bir etmen olabileceği konuşuldu: 

Feminist psikolojiyi sahiplenme konusunda yani buraya emek koyma, iş çıkarma, iş üretme anlamında özel bir sorumluluk hissedilmiyor olabilir. Çünkü feminist bir derneğiz, feminist psikoloji alanında iş yapan bir derneğiz gibi bir iddia olmadığı için, ki her zaman feminist çalışmalara, feminist tartışmalara, feminist yönteme açık olan ama doğrudan kendinden feminist bir iş çıkartmayı, iş derken yayın olur, akademik iş olur, sahada feminist psikolojiye dair bir şey olur, bunları da öncelemeyen bir dernek. Ama bu benim için hani böyle mesafelendiğim bir durum değil, sadece çerçevesi böyle diyorum. (Katılımcı 4

Bir yandan da TODAP’ta yapılan tüm işlerin gönüllülük esasına dayanması ve bu yapının feminist üretim de dahil olmak üzere her türlü çalışmaya alan açtığı konuşuldu. Ancak bireysel yaşam mücadelelerinin bu gönüllü işlerin sürdürülebilirliğini zorlaştırabildiği, dolayısıyla üretimlerin aksamasına yol açabildiğinin altı çizildi. Tüm bunlar, üretim eksikliği ya da üretimlerin yeterince sürdürülememesine dair kolektif bir özeleştiri olarak paylaşıldı: 

Bir yanıyla böyle bazen işte acaba şu çalışma yapıldı mı? . . . ya biz şunu yapabilirdik ama yapmadık . . . Orada ben her zaman kendime bir özeleştiri veriyorum. Yani çünkü bir çalışma ile gittiğimizde, bir öneri ile gittiğimizde zaten bu yapılabiliyor. Bazen benim enerjim oluyor ve bunu yapabiliyorum, bazen hiçbirimizin enerjisi olmuyor ama o kapı her zaman açık ve hiçbir zaman geri çevrilen bir şey değil. Veya böyle orada bir söz üretmek, işte bilgi yazmak, yazı yazmak belki mesela kadına yönelik şiddetle ilgili. Elbette ki yapılabiliyor. Ama gönüllü bir topluluğuz. O gönüllülüklerimiz zaman zaman değişiyor. İşte belki bazen çok aktif oluyoruz, bazen çok geri planda oluyoruz ama o kapı her zaman açık. (Katılımcı 3) 

Kadına yönelik şiddete dair çalışmaların güçlendirilmesi

TODAP’ın kadına yönelik şiddet alanındaki çalışmalarının sürekli olarak dernek gündeminde tutulması gerektiği ve özellikle de sosyal medyada daha fazla görünür kılınmasının önemli olduğu konuşuldu. Ayrıca, bu alanda sistematik ve süreklilik taşıyan bir üretime duyulan ihtiyacın altı çizildi. Kadına yönelik şiddetle çalışmaya dair deneyim paylaşımlarının arttırılması, daha fazla atölye düzenlenmesi, bilgilendirici eğitim materyalleri veya kitapçıklar hazırlanması ve akademik bilgi üretiminin geliştirilmesi gibi öneriler dile getirildi:

LGBTİ+’lar, çocuklar, hayvanlar, kadınlar, yaşlılar derken gidiyor. Bununla ilgili mesela söz kurarken kadına yönelik şiddetle ilgili son bir yılda 25 Kasım ve 8 Mart’lar dışında olan olaylarla ilgili bir söz kuruldu mu? . . . Kadın meselesi ve feminizm hepimiz için çok sıcak bir yerde duruyor ve tüzüğünde de var . . . beklememek lazım, özgürlükçü, feminist politikalarla ilgili kurulan sözler noktasında beklememek lazım. Eskiden daha çok kuruluyordu . . . Belki buradan başlanabilir. Bunun sürekli gündemde olması gerektiğini düşünen bir yerde duruyorum ben. (Katılımcı 7)

Mesela bakın bu LGBTİ+’larla ilgili kitapçık bence çok iyi. Yani düşünsenize bu konularla çalışan bir psikoloğun gidip bakacağı bir kaynak var. Mesela aynısı neden kadına yönelik şiddet için olamasın? Böyle hazır materyaller, çünkü bunlar aslında gerçekten herkesin yani hiç kendini feminist, kendini eleştirel bilmem ne saymayan psikologların da arayacağı türde şeyler. (Katılımcı 5)

Her gündeme de yetişmek zorunda değiliz . . . Yani belli başlı can yakıcı gündemleri seçmek, birleştirmek. Bir dönem şey çok pompalanmaya çalışıldı ya işte yani kadına yönelik şiddetin sorumluluğu madde bağımlılığı diye. Bence bizi çok ilgilendiriyordu . . . ya da şunu birleştirebiliriz işte çocukların son dönemdeki akran zorbalığı, birbirini öldürmeye varan zorbalık hikayesi. Yani çünkü şöyle, siz evde kadınları o şiddete maruz bırakıyorsunuz, elbette ki bunun çok boyutu var ama özetlemek için söylüyorum, çocuklar da şiddeti normalize ediyor gibi. Devletin sorumluluğunu da hatırlatan . . . tırnak içerisinde hani uzman kişiler işte bilir kişilerin söylediği bir yerden, böyle belirli konuları belki doğrudan bizi ilgilendiren işte belirli konuları... (Katılımcı 6)

TODAP’ta feminizmi örgütlü bir hâle getirmek 

TODAP’ın feminist bir örgüt ve feminist bir dayanışma zemini olarak deneyimlenmesine benzer şekilde, feminizmin ve feminist psikolojinin TODAP’ın kurumsal kimliğinde ve çalışmalarında daha görünür olması ve daha sistematik bir biçimde ele alınması gerektiğine dair ortak fikirler dile getirildi. Bu noktada, bireysel inisiyatiflerin ötesine geçen, örgütlülüğe dayanan bir sistem üzerinden hareket edilmesine duyulan ihtiyaç özellikle vurgulandı: 

Ama sonuçta derdimiz örgütlü olmak . . . örgütlü hareket etmek. Belki biraz bunu tartışmak lazım . . . Şimdi TODAP denilince, psikologlar camiasına (yönelik) bir aklı var. Bizim TODAP’lı kadınlar olarak çok örgütlü bir akılla hareket ettiğimizi düşünmüyorum. Biraz birebir inisiyatiflerle, Kadın Hareketi’nde daha aktif olan arkadaşlarımız var, üyelerimiz var. Onların birebir inisiyatifleriyle ya da onların belirli çalışmalarıyla yürüyor. Ama diğer türlü bir sisteme dönme ve bu deneyim aktarımı dediğimiz kısımda sistemli akışkan bir şey olabildiğini düşünmüyorum . . . Özellikle sizler gibi biraz daha mesleki deneyimi fazla olan kişileri dinlediğimde kafamdaki feminist psikolojiye, seans odasında feminist olmak, hayatta feminist bir psikolog olmak gibi birçok şeylerin sohbetini birebir de belki bulabiliyorum ama mesela . . . geçen seneydi sanırım, kitap mı çıkarsak, yazılı bir metne mi döksek; bunun gibi böyle bir şeyler tıkanıyor sanki bir yerde. Yani böyle bir akışkanlık olamıyor gibi hissediyorum. (Katılımcı 6)

TODAP içinde feminizmin yeri, feminist psikoloji alanında üretimlerin azlığı ve şiddet odağındaki çalışmalara daha fazla yönelme ihtiyacı ön plana çıktı. TODAP’ın uygulamada (elektronik posta grubunun kuralları ve işleyişi, etik kurulların çeşitliliği, sempozyum içerikleri, kamplarda yürütülen tartışmalar, kitap çalışmasındaki açık tutum gibi) feminizmle ve feminist psikoloji ile güçlü bir teması olmasına rağmen, bugüne kadar “Feminist Psikoloji” başlığıyla doğrudan bir çalışmasının bulunmaması durumuna dair “feminizmin kabulü var ama ismi neden görünmez kalıyor?” sorusu ortaya çıktı. Bu tartışmalar içinde, TODAP’taki feminist psikoloji çerçevesinin belirsizliğinin ya da eksikliğinin giderilmesinin anlamlı olabileceği vurgulandı: 

Bir sürü şey yapılıyor ama çerçevesi mi eksik kalıyor acaba? Altı mı çizilmiyor? Tanım olmayınca, bunun ismine işte feminist psikoloji demeyince, ötekisiz deyince, eleştirel deyince feminizm kısmı sanki yok gibi mi oluyor? Daha mı fazla tanımlamak gerekiyor, çerçevesi mi eksik kalıyor diye düşündüm. (Katılımcı 8) 

Bir yanıyla böyle görünür kılmak aslında hem belki feminist psikoloji perspektifi hem de alanda feminist olmak, feminist bir psikoloji üretmek. Bunun farklı farklı yöntemleri var tabii ki. Sokakta olmak da bunun bir yöntemi, yöntemlerden biri. Belki akademik bilgi üretmek, bazı tartışmalara alan açmak... Bunların hepsini bütünlüklü düşünüyorum. Aslında TODAP’ın bu konuda feminist psikolojiyi özellikle görünür kılmak gibi bir gayesi yok ama eleştirel psikolojiyi var ve o da (feminist psikoloji) onun içinde bir parça . . . mesela Ötekisiz Psikoloji Atölyeleri düzenleniyor. Aslında onun içinde de böyle direkt feminist psikolojiyi anlatmak değil ama feminist perspektifi anlatmak ve belki hem klinik anlamda odada nasıl olmak, bazen travma çalışırken de konuştuğumuz bir şey oluyor bu TODAP içindeki etkinliklerde de. . . Ama belki de yazıya dökmek, onu görünür kılmak, belki buralarda eksik kaldığımız taraflar var. (Katılımcı 3)

Bazılarımız feminizmin isim olarak tanımlanması, altının çizilmesi gerektiğini düşünürken, bazılarımız ise bu isim geçmese de feminizmin yapılan her çalışmaya içkin olmasının önemini vurguladı. Bu konunun daha geniş bir zaman diliminde ve daha çok sayıda kadını temsil edecek grup çalışmalarıyla yeniden ele alınmasının oldukça üretken bir sürece katkı sağlayacağı yönünde ortak bir umut taşıyoruz.

Tüm bunların yanında TODAP içi işleyişlerin feminist ilkeler bağlamında hiç sınanıp sınanmadığına yönelik olan soru çerçevesinde özellikle daha uzun zamandır TODAP’la ilişkileri devam edenlerin paylaşımları ile farklı zamanlarda karşılaşılan ve feminist ilkelerle uyumun yakalanamadığı düşünülen durumlar paylaşıldı. Bunlar arasında etik kurullar içerisinde alınan kararların üyelerle paylaşılmaması ve bunun yol açtığı olumsuz karşılaşmalar örnek olarak konuşuldu: 

Mesela hatırlıyorum, pandemi zamanına denk gelen bir dönemde genelde online’dan düzenlenen etkinliklerde oturuma konuşmacı davet ettiğimiz kişiler oluyordu ya da film analizleri gibi şeyler oluyordu. Mesela bir oturumda bir kişiyle ilgili bir beyan var, var ama biz bilmiyoruz . . . Sonrasında öneri olarak gidildiğinde (kişinin panelden çekilmesi önerisi) şu denilmişti, biz artık adama gittiğimiz için bir şey yapamayız; böyle bir süreç yürütülmüştü. Oradan biz geri dönememiştik, çok sıkıntılı bir durumdu. Hatta kendi aramızda şunu konuştuğumuzu hatırlıyorum. Acaba şunu mu yapsak: Biz isimleri böyle çıkartıp, TODAP Kadın’da bir gösterelim. Bu adamlarla ilgili bir şey var mı, yok mu? Bir sıkıntı çıkartır mı? Sonrasında geri dönmesi çok sıkıntılı. (Katılımcı 2)

Mesela başka şeyler de var. Ama çok üzeri kapalı konuşmak durumundayım. Mesela etik süreçler işletildikten sonra yaşananlar. Bilmiyoruz ya üyeler kayboluyor ortadan, niye gittiklerini bilmiyoruz. TODAP ceza vermiş olabiliyor ve kişiler küsmüş ve gitmiş olabiliyor. Bu gidişlerin nasıl olduğunu bilmiyoruz. Bence bu da çok feminist ilkelere uymuyor bu gidişler, bana öyle hissettirmiyor. Çünkü tanıdığım insanlar arasında hikâyeyi farklı taraflardan dinlediğimde, birini dinleyince TODAP’ta o süreci yürütenlere kızıyorum. Başka birini dinleyince kişiye kızacak şeyler bulabiliyorum. Yani bu çok feminist bir iş değil. Evet çoklu gerçeklikler var ama neticede bir etik karardan bahsediyorsak dayanakları var ve bu dayanaklar konusunda herkes uzlaşarak bir karara varmış olmalı. (Katılımcı 4)

TODAP’ın feminist ilkelerle sınanmasına dair bir başka örnek olarak da son sempozyumda ortaya çıkan bir konu gündeme geldi. Eleştirel Psikoloji Sempozyumu ile TODAP’ın bağlantısının karmaşıklığından doğduğu düşünülen bu durum etrafında görüş alışverişleri yapıldı. Bu durum özelinde hep birlikte TODAP’ın harekete geçme ve sorumluluk alma gibi feminist pratiklerle

oldukça ilişkili alanlarda yaşayabildiği zorlanmaları konuşabilme imkânı bulduk. Eleştiriler aşağıdaki gibi oldu:

Burada da olay eleştirel psikoloji düzenleme grubu ile başvuran arasında geçen bir konuşma. Yani TODAP grubuna yansıyan hiçbir şey olmuyor zaten. Düzenleme kuruluyla başvuranın arasında geçen bir iletişim. Oradan sonra film başka yerlere evriliyor gibi. İyi yönetilememiş mesela bu gerçekten. Ben öğrendiğimde düzenleme ekibinden bana verilen yanıtlardan bir tanesi şey olmuştu “ama Eleştirel Psikoloji Sempozyumu’nu TODAP düzenlemiyor ya, şimdi oradan TODAP’la örtüştürmemek de önemli olacak” gibi. Mesela bence bu da çok (feminizmin) sınandığı bir yerdi. Çünkü fiiliyatta . . . bir yıl, bir buçuk yıl önceden TODAP içerisinde bu sempozyumun hazırlığı yapılıyor. Böyle bir kaos içerisinde kırık zincir oldu. Bu benim bildiğim bir konuydu. (Katılımcı 4)

Belki buradaki temel mesele … her ne kadar şeffaf bir yer olsak da belki bazen de mesela . . . bir beyan duyuyoruz ama sonra ne oluyor bu? Uzay boşluğunda kayboluyor gibi. Yine belki yazılı hâle getirmeme meselesi . . . beyanın doğru ya da yanlışlığından ziyade, böyle bir beyan var, ne oldu bu? Bunu öğrenebilmek, belki yine etik süreçlerle ilgili de mesela bunları yazılı bir şekilde tuttuğumuz bir yer yok. Bu hep konuştuğumuz bir şey ama . . . Tabii ki bu yazılı olması . . . bütün üyeler o süreci görsün, beyanı görsün, nasıl bir süreç yürüttün gibi bir şey değil. Gizlilik tabii ki korunarak. Ama böyle bir karar çıktı . . . temel meselenin yazılı olmaması; yani işte bunların gerçekten takip edilmesi gerekiyor, bir etik kurul süreci olduğunda, bu tarihte bu üyeyle ilgili şu karar alındı, bunun üyelere . . . aktarılması gerekiyor bir şekilde. Karar defterinde belki vardır ama orada kalmamalı. (Katılımcı 3)

Bu tartışmalar, etik süreçlerde çok katmanlı olarak düşünülmesi gereken durumların olabileceği, gizliliğin korunmasının önemi ve sürecin öngörülemeyen birçok dinamiği ve sonucu olabileceği bilinciyle yürütüldü. Vurgulamaya çalıştığımız ve belki bu toplantıdan bir öneri olarak çıkabilecek olan ise, etik süreçlerin feminist bir perspektiften değerlendirilmesi ve feminist ilkelerin nasıl etik süreçlere dahil edilebileceğine dair çalışmalar yapılması gerektiği. 

Hangi feminizm, kimin feminizmi? 

Feminizmin TODAP’taki yerini ve dernek içinde feminizmin örgütlenmesine dair beklentilerimizi ve olası zorlukları tartışırken dile getirilen bir başka konu da “Hangi feminizm, kimin feminizmi?” sorusu oldu. Özellikle de kimlik, yaş ve deneyim gibi kesişimsellikler üzerinden ortaya çıkan farklılıkların, grup içi ilişkileri ve feminist pratikleri nasıl etkileyebileceği tartışıldı. Bu farklılıkların zaman zaman iktidar dinamiklerini besleyebileceği, kimi deneyimlerin ve kimliklerin daha fazla görünür olmasına kimilerinin ise görünmez kalmasına yol açabileceği dile getirildi: 

Cevabını bilmediğim bir soru soracağım, herhâlde bu görüşmede çözemeyiz ama bunu düşünmek önemli gibi geliyor. İktidar meselesiyle de ilişkili bu. Belki feminizmin TODAP’ta nasıl sınandığıyla da ilgili. Bir yandan feminizm, feminist psikoloji diyoruz ama sanki hepimizin zihnindeki tahayyül aynıymış gibi varsayıyoruz. Belki TODAP’ın içinde hangi feminizmler var, kaç tane feminizm var, hangi feminizm en çok iktidarda, hangi feministler en çok iktidarda gibi sorular da üretmek gerekir diye düşündüm . . . Herhâlde uzun vadede örgüt içinde düşünülmesi gereken, bu iktidar meselesi üzerinden de çok düşünülmesi gereken şeyler bunlar diye hissettim. (Katılımcı 8)

Benden yaşça daha genç arkadaşlarla ilişkilenirken, acaba ben mi orada bu sefer bir iktidar mı yaratıyorum? Kendi kurduğum bir iktidarı mı yaratıyorum? Buna tecrübe, deneyim diyorsun. Bir süre sonra da durum çok karışık ve kaotik bir duruma giriyor . . . Çünkü hani ben, çünkü çok sert bir alandan geliyorum ve çok sert söz kurabilirim gibi bir noktadayım. Ama bir yandan da içimdeki iktidarı da belki bir yerde fark ediyorum. (Katılımcı 2)

TODAP’ta hangi feminizmler var meselesi birazcık popüler olan feminizmle yani dalgalarla da ilişkili bir soru. Gençler damgasını vurdukça artık daha çok üçüncü dalga, daha çok binary, non-binary, atanmış cinsiyet, queer kelimelerini daha çok duyuyoruz ama bundan 10 yıl önce sosyalist feminist argümanları daha çok duyardınız. (Katılımcı 5)

Şimdi Kürt bir psikolog olarak da bazen bunun mizahını aramızda yaparız; böyle sürekli bölünürüz, bölünerek çoğalırız. Kürt psikoterapistler, Kürt feminist psikoterapistler derneğine doğru böyle bölüne bölüne artık böyle üç kişi kalana kadar gidebilir miyiz diye. (Katılımcı 7) 

Yumurtadan çıkıp direkt buraya gelmedik. Hepimizin geldiği bir yerler var. Bence bunları tartışırken ya da bunları konuşurken feminizmle ilgili, TODAP’ta bakılması gereken noktalardan biri, TODAP’ın . . . iktidar mevzusu ve erillik mevzusuyla ilişkisi ne durumda? Yani şöyle; bireysel olarak hepimiz bir şeylerle ilgili söz kurma noktasında, uzun bir süre söz kurmayıp örneğin, çat diye bir yerden çıkıp söz kurabiliyor muyuz? Yani mail grubunda örneğin herkes bu rahatlıkta olabiliyor mu? Bence bu da bir feminist kaygı benim durduğum noktada. Rahat bir şekilde söz kurabilme özgürlüğünün olması. Bu özgürlüğü herkes hissedebiliyor mu orada? Mesela geçen katıldığım bir toplantıda (TODAP toplantısı değil) şöyle bir şey olmuştu: Feminist örgütlenmeler içerisinde yeni örgütlenen kadın arkadaşlar, özellikle 20-25 yaş arası, feminist kadınların oradaki kurdukları tahakkümden dolayı söz kurma noktasında geri durdukları için örgütlenemedikleriyle ilgili şeyler konuşuldu . . . Kürt hareketinde de böyle, feminist harekette de böyle; bunu ifade ediyorlar . . . Bu da sorgulanmalı bence TODAP’ta. (Katılımcı 7) 

Bu aktarımlar, feminizmin TODAP içindeki konumunun tekil ve sabit bir çerçeveye konulmaması gerektiğine; aksine farklı feminist yönelimlerin ve kimliksel konumlanmaların bir arada var olduğu ve zaman zaman da birbirini sınadığı değişken bir alan oluşturabileceğine işaret etti. Bir başka deyişle, yürüttüğümüz tartışmalarda, örgüt içindeki görünür-görünmez iktidar ilişkilerinin olası pratik karşılıklarını, söz kurma imkânlarının herkes için eşit olup olmadığını, ‘deneyimli’ olmanın iktidara dönüşme ihtimalini, kuşaklar arası feminist perspektif farklılıklarını ve kimlik temelli olası ayrışmaları konuştuk. Bu açıdan bakıldığında, sadece feminizmin TODAP’ta nasıl var olduğunu ve ne şekillerde örgütlenebileceğini değil, aynı zamanda hangi koşullarda, kimler için ve nasıl bir eşitlik ve özgürlük alanı yaratabildiğine dair daha uzun soluklu bir kolektif düşünme ihtiyacı olduğu konusunda hemfikir olduk. 

Sonuç Olarak 

TODAP’lı feminist kadınlar ve feminist psikologlar olarak yaptığımız bu buluşma bizler için oldukça umut verici bir ilk adım oldu. Kendi deneyimlerimiz ile diğer kadınların deneyimleri arasında bağlantılar kurduk ve yaşadığımız deneyimleri daha geniş bir bağlamda değerlendirme imkânı bulduğumuzu düşünerek ayrıldık. TODAP’ın bu yazıda birlikte çalışan bizler için Türkiye’de alternatifi bulunmayan ve yeri doldurulamayacak bir meslek örgütü olduğunu ve feminist psikolojiye dair beklentilerimiz için çok destekleyici bir zemin sağladığını ve sağlayabileceğini biliyoruz. Kendi içine dönük bir değerlendirme ve zaman zaman da eleştirel ve özeleştirel bir yaklaşımın psikoloji dernekleri içerisinde çok nadiren rastlanabilecek bir alan olduğunun da son derece farkındayız. Feminist psikologlar olarak çalıştığımız alanlardaki “mesleki” deneyimlerimizi paylaşarak, Türkiye bağlamındaki somut pratiklerimizden süzülen bir feminist psikoloji bilgisi ve etiği geliştirmenin gerekli ve mümkün olduğuna inanıyoruz. Bu toplantıdan bu politik ve “mesleki” hedefe dair umudumuzu ve inisiyatif alma kararlığımızı artırarak çıkmış bulunuyoruz. Bu toplantının, bir katılımcımızın da ifade ettiği gibi, “motivasyon artırıcı ve yol gösterici” bir işlev gördüğünü düşünüyoruz. TODAP içindeki feminist kadınların daha fazla bir araya gelmesinin, TODAP’taki feminizm ve feminist psikolojiye dair yürütülen tartışmaların büyütülmesinin ve genişletilmesinin, TODAP’ın feminist çerçevesini güçlendirmede önemli bir yere sahip olacağına inanıyoruz.